Risale-i Nur’u neden çok okuyalım?

Kenan Bey: “Risale-i Nur okumayı çok seviyorum. Risale-i Nur okurken düz okuyorum. Anlamını bilmiyorum. Onu daha iyi anlayarak nasıl okuyabilirim? En baştan ne yapmam lâzım? Cevaplandırırsanız sevinirim. Allah razı olsun.

RİSALE-İ NUR OKUMAK

Risale-i Nur okumak tıp fakültesinde okumak gibidir.
Bu fakültenin hocası, profesörü yine kendisidir.
Talebelik süresi ömür boyudur!
Sertifika tarihi ölümdür.
Bu fakülteden mezun olmuyorsunuz; hayat boyu talebelikle beraber stajyerliğe, nihayet pratisyen hekimliğe devam ediyorsunuz.
Doktorluk yeri dünya, berzah ve ahirettir.
Önünüze çok çetin ve çok çetrefilli tus soruları gelir.
Bu alanda uzman olmak zordur. Böyle bir iddianız da olmaz.
Ama onu okudukça doyulmaz bilgi ve hikmet kazanırsınız.
Kazandığınız bilge kişilikle nefsinizin ve insanların rehberi olursunuz.
Bediüzzaman bu meselede haklı olarak şöyle diyor: “Bu Risaleleri bir sene okuyan bu zamanın mühim bir âlimi olabilir.”1

RİSALE-İ NUR’U ANLAMAK İÇİN

Risale-i Nur’un derslerini anlamak için gereken ekipmanlar: Sözlükten önce ihlâs ve sebat, aşk ve şevk, vefa ve sadakattir!
Başlangıçta sözlük gerekmiyor. Aslında sonradan da sözlük gerekmiyor.
O sizin sebatınızı ve samimiyetinizi görüp, kendisini size açıyor.
Sebat ve samimiyet görmediğinde ise kapılarını kilitliyor. Bu defa bin sözlük de bulsanız nafile! Onu anlayamazsınız!
Onu yarı yolda bırakmayın; o sizi yarı yolda bırakmaz.
Ona “anlamıyorum” demeyin. Ona vefasızlık yapmayın.
O kendisini size açar, ama önce bir bedel ister!
Onun bedeli sebattır, samimiyettir, vefadır, sadakattir, ondan vazgeçmemektir.
Ortalıkta, “anlaşılmaz” diye çok silik sözler dolaşıyor. Bunlara aldırmayın sakın!
Bir tıp öğrencisi de başlangıçta derslerini, kitaplarını anlamaz!
Kitapları ve dersleri Latince kavram ve kelimelerle doludur çünkü. Ama başını dersten ve kitaptan kaldırmayacak ölçüde dersine çalışınca, anlıyor.
Risale-i Nur Kur’ân’ın ve İslâm’ın bin yıldan beri kullana geldiği kelime ve kavramları kullanmıştır. Bir fazlası, bir eksiği yok!
Uzmanlık alanı, işi iman-ı tahkikiyi ders vermektir çünkü.
Ama sebat edince, başını dersten, kitaptan kaldırmayınca, dersini iyi çalışınca, anlamayı ve öğrenmeyi murat edince, anlıyor, başarıyor ve hayatın doktoru oluyor insan.

BİR BAHÇEYE GİRDİĞİNİZDE

Risale-i Nur’u anlamanın tek yolu, onu okumaktır. Onu okumakta sebat etmektir. Onu anlamaya çalışarak okumaya devam etmektir. Yılmamaktır, vazgeçmemektir.
Risale-i Nur bin meyveli bir bahçeye benzer. Bahçeye her girdiğinizde iştihanızı açacak meyveler bulursunuz ve kopardıklarınız size yeter. Bahçenin bütün meyvelerini koparmaya gücünüz yetmez. Koparsanız da yemeye gücünüz yetmez. Ama bahçeye her girişte ihtiyacınız kadar meyve alır ve koparırsınız. O an bununla yetinirsiniz. Daha sonra aynı bahçeye tekrar girdiğinizde tekrar ve daha fazla meyve almaya başlarsınız.
Bediüzzaman veciz ifadesiyle bu mesele hakkında aynen şöyle diyor:
“Bu ehemmiyetli risalenin, herkes her bir meselesini anlamaz. Fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil; belki, elleri uzun olanların hisseleri de var.”2

RİSALE-İ NUR’U NEDEN ÇOK OKUYALIM

Çünkü Risale-i Nur’un her kelimesi, her cümlesi hiç durmadan ve hiç bitmeden su gibi feyiz akıtan bir çeşme gibidir. Her satırı şuhuttur ve şehadettir; yani görme ve gördüklerini resm etme ve tesbit etme fezlekesidir.
Çünkü her cümlesi Kelime-i Tevhidin nuru, Kelime-i Şehadetin ışığı, imanın altı erkânının tercümanıdır.
Çünkü Risale-i Nur’u her okuduğunuzda yeni bir feyiz, yeni bir nur alırsınız ve kendinizi yeni bir keşif yolculuğunun içinde bulursunuz.
Çünkü Risale-i Nur, Kur’ân’ın feyzidir, tereşşuhudur. Kur’ân’dan süzülüp gelmiştir ve bu zamanın yaralarına faydalı bir ilâç hükmündedir.
Çünkü Risale-i Nur canlı bir ruhtur!
Çünkü Risale-i Nur bu zamanın imamıdır.

Dipnotlar:

1- Şuâlar, s. 384.

2 – Şuâlar, s. 91.