Risale-i Nur’u neden çok okumalıyız?

Kenan Döndü: “Risale-i Nur okumayı çok seviyorum Yeni Asya gazetesine aboneyim. Severek okuyorum. Fakat Risale-i Nur’u düz okuyorum. Risaleleri niçin çok okumalıyım? Anlamını daha iyi bilmek için ne yapmalıyım?”

RİSALELER İMANIMIZI KUVVETLENDİRİYOR

Bir hadislerinde “Lâ ilâhe illallah diyen Cennete girer.”1 buyuran Peygamber Efendimiz (asm), bir diğer hadislerinde “İmanınızı lâ ilâhe illallah sözüyle tazeleyiniz.”2 buyurmuştur.

İşte Risale-i Nur’u bunun için çok okumalıyız.

Anlasak da, anlamasak da…

Sabrederek, o cevher gibi, altın gibi, elmas gibi metinlere kendimizi muhatap addederek yapışırsak anlamama imkânı yoktur.

Risale-i Nur’u milyonlar okuyor, anlıyor, tefeyyüz ediyor, imanını kurtarıyor, imanını tahkiki seviyeye çıkarıyor.

Risale-i Nur okudukça içimizde bir nur olarak beliren iman, bir kuvvet olarak benliğimizi, dünyamızı ve kâinatımızı kuşatıyor.

Bediüzzaman bunu şöyle ifade ediyor: “İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre, hadisatın tazyikâtından kurtulabilir.”3

Bu kuvvet şiddet içermiyor, isyan içermiyor, zorbalık içermiyor, kırmayı dökmeyi ihtiva etmiyor.

Bu kuvvet amelimizi düzenliyor, ahlâkımızı tamir ediyor, düşüncelerimizi onarıyor, duygu ve davranışlarımızda müsbet inkılâplar gerçekleştiriyor ve bize “insaniyet-i kübra” sıfatını, ahsen-i takvim sırrını ve halife-i ruy-i zemin makamını kazandırıyor.

RİSALELER İMANIMIZI TAZELİYOR

Bediüzzaman Mektubat’ta yukarıda zikrettiğimiz hadis-i şerifi tefsir ediyor ve yaşadığımız sürece imanımızı tazelemenin önemini ve hikmetlerini izah ediyor. Üstad Bedîüzzaman; insanın her âleminin her zaman değiştiğini, değişen her âlemde imanı taze tutmanın vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Çünkü insan enva-i çeşit olaylarla imanını hep incitiyor, yoruyor, yıpratıyor. Eğer iman her zaman “lâ ilâhe illallah” sözüyle tazelenmez ise, insan olaylarda boğuluyor. Olayların arkasındaki ilmi, hikmeti, kudreti, rahmeti kavramaktan aciz kalıyor.

Çünkü diyor Bediüzzaman insan her yıl, hatta her gün, hattâ her saat farklı birer fert sayılmaktadır. Yani insanın hem şahsı, hem âlemi her yıl, her gün, her saat değişmekte ve yenilenmektedir. Öyleyse insan her değişen yeni âleminde imanını yenilemeye muhtaç ve mecbur bulunmaktadır.4

RİSALELER İMAN-I TAHKİKİ’Yİ KAZANDIRIYOR

Risâle-i Nûr’u bilerek ve anlayarak okumak Allah’ın izniyle iman-ı tahkikiyi kazandırır.

Îmân-ı tahkiki doğrudan amele yansır, amel-i salih olarak tezahür eder ve insanı takvâ sahibi kılar.

İşte Peygamber Efendimiz’in (asm) arzu buyurduğu iman çizgisi bu çizgidir.

Ümmetini görmek istediği “taze iman” gerçeği bu gerçektir.

Böyle bir imanla insana—inşâallah—Cennet kapıları açılır.

Bilhassa asrımızda Lâ ilahe illallah demek ve bu iman çizgisinde kalmak çok önemlidir.

Çünkü asrımız mevcut imanları da körleştiren ve yok eden bir fitneler, fücurlar, dalâletler, bid’atler ve fesatlar asrıdır.

Böyle dehşetli bir fesat asrında imanımızı taze tutmak bir mecburiyettir.

Yoksa mahvız demektir.

İşte bunun için Risale-i Nur’u çok okumak asrımızda bir tercih değil, bir fariza hükmünü almıştır.

RİSALE-İ NUR’U OKUDUKÇA

Risale-i Nur’u okudukça ömrün sonuna kadar imanımız, amel-i salih olarak davranışlarımızı disipline ediyor. Amel-i sâlih de imanımızı arttırıyor ve inkişaf veriyor.

Yani imanla amel-i salih ömrün sonuna kadar birbirini besliyor ve takviye ediyor.

Bu süreç ömrümüz boyunca devam ederse, ölüm geldiğinde inşaallah imanımız kavi kalıyor ve Azrâil (as) imanımız kuvvetli iken ruhumuzu teslim alıyor.

Esas olan ömrümüz kaldıkça bu imanda sâdık kalmak ve son nefesimizi Allah’a iman ile teslim etmektir.

Cenâb-ı Hak cümlemizi iman-ı kâmilden ve istikametten ayırmasın. Âmin.

Dipnotlar:

1- Riyâzu’s-Sâlihîn, 416.
2- et-Terhib ve’t-Terğib, 2/415.
3- Sözler, s. 284.
4- Mektûbât, s. 319.