Risale-i Nur neden sadeleştirilmemeli?

Kocaeli / Kandıra’dan Murat Yıldırım: “Risale-i Nur’un sadeleştirilmesi hususuna karşı çıkmakla birlikte akıllara takılan bir kaç suale cevap vermenizi önemle rica ediyorum. Risale-i Nur daha önce hiç sadeleştirilmemiş midir? Sadeleştirme yapılmışsa bu günkü sadeleştirmeden farkı nedir? Sadeleştirmeye lâfzı ve bütünlüğü bozacağı gerekçesiyle karşı çıkılırken, tercüme yapılarak yabancı dillere çevrilmesine hangi gözle bakmalıyız? Çevrim yapılan eserler Risale-i Nur olarak addedilemez mi? Özellikle şahsınızdan tüm bu hususları da içeren bir izahat rica ediyorum. Saygı ve sevgilerimle.”

ÇOK YAZILDI, ÇOK SÖYLENDİ

Risale-i Nur’un neden sadeleştirilmemesi gerektiği, bunun ne denli tahribat olduğu ve bunun bir hizmet olmadığı üzerinde çok yazıldı, çok söylendi.

Bu bir kişisel görüş değil; bir şahs-ı manevî görüşüdür. Gazetemizin hemen her yazarı bu konu üzerinde delilleriyle birlikte durmak suretiyle, sadeleştirmenin bir tahribat olduğunu açıkladı. Diğer Nur camialarının hemen hepsi, Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Abdülkadir Badıllı, Said Özdemir, Salih Özcan, Ahmet Aytimur, Hüsnü Bayram gibi Üstad’a sağlığında yetişmiş ve o gün bu gündür hizmetleri sebkat etmiş saff-ı evvel ağabeylerin hemen hepsi bu konuda hassasiyetle açıklamalar yaptılar, kaygılarını ve tasvip etmediklerini dile getirdiler. Bunun bir deformasyon olduğunu ilân ettiler, bu furyanın durdurulmasını rica ettiler.

Başta Üstadımızın Risale-i Nur’da tasarrufa, müdahaleye, zengin muhtevalı risale kelimelerinin kaldırılıp, yerine daha kısır kelimeler konulmasına izin vermediğini hemen herkes açıkladı.

OKU:   "İştirak-i a'mâl-i uhrevî" üzerine

Bu konuda hassasiyet sahibi Nur Camiasının dilinde tüy bitti!

Daha ne yapabilir Nur Camiası?

Kavga mı yapsın, bedduâ mı etsin, müdahale mi yapsın? Hayır; bunlar menfi şeyler!

Nurcular müsbet harekete memurdurlar!

Nurcular en nihayet, bu yanlışı yapanların bir an önce yanlışlarının farkına varıp rücu etmelerini ve bu yanlışı bir doğru adımla telâfi etmelerini beklerler.

Rücu ve telâfi ederlerse afları için duâ ederler.

Ama rücu etmezlerse…

Gelecek felâketten hiç olmazsa Nurcular sorumlu olmazlar!

BU İNAT NİYE?

Bu işi başlatan çevrenin, bu ısrarından vazgeçmediği görülüyor.

Neden vazgeçmiyor dersiniz?

Sebebini kavramakta inanın güçlük çekiyoruz.

Arka plânda bu kimseleri buna mecbur kılan şer ve karanlık odaklar mı var?

Bu işin kazancı iyi mi gidiyor?

Orijinal dili deforme ederek bunu hizmetle nitelendirme nasıl bir gafletin eseridir?

Dersanelerinde öğrencilere bu sadeleştirilmiş kitaplardan okumayı mecbur tuttukları duyumu kulağımıza geliyor. Bu doğru mu?

Hani hedef kitle yurt dışındaki Türkçeyi yeni öğrenen öğrencilerdi?

(Gerçi bu savunma da gerçekçi olmaktan uzaktır. Çünkü Türkçeyi yeni öğrenen bir öğrencinin İslâm kelimelerini uyduruk kelimelerden daha kolay öğreneceği açıktır.)

Ne diyelim?

Bu bir musîbeti, bir gazabı, bir belâyı celp eder! Ediyor da nitekim!

Rahmeti,  rızayı, feyzi, bereketi de uzaklaştırır!

Artık sözün bittiği yerdeyiz.

Nur Camiası bedduâ etmez. En nihayet işi Sahib-i Nur’a havale eder. İnandığı şekilde hizmetine de devam eder.

OKU:   Risale-i Nur ´da Mehdi meselesi

YANLIŞTIR! YANLIŞTIR! YANLIŞTIR!

Bize sorarsanız, bir kez de biz tekrar edelim: Risale-i Nur’un Türkçesini beğenmeyip onu günübirlik bir dil ile sadeleştirmek, onu sokak diline indirgemektir, onu kısırlaştırmaktır.

Otuz bin kelimeyi bin kelimeyle izah etmeye kalkmak eşyanın tabiatına aykırıdır.

Başka dillere çeviri yapmak, sadeleştirmekle aynı kefeye konulamaz. Elbet çeviri de Risale-i Nur’un aynısı değildir. Ve elbet çeviriler de çeviri yapanın ehliyeti ve söz konusu dildeki vukufiyeti ölçüsüyle olacaktır. Eksiklikler ve yanlışlıklar olabilir şüphesiz.

Ama çeviri bir ihtiyaçtır. Bunu ona kıyas etmek ancak cerbezenin işidir.

Risale-i Nur tarihinde Risale-i Nur hiçbir şekilde sadeleştirilmedi ve Türkiye’de buna ihtiyaç duyulmadı.

Şimdi ısrarla bunu savunmak ve sürdürmek, en hafif ifadeyle Risale-i Nur Müellifine vefasızlıktır!

Yeni yetişen neslin zekâsından şüphe etmektir, yeni nesli anlayışsızlıkla ithamdır, nesl-i âtinin asâletine saygısızlıktır!

Makbul bir hizmet değildir!

Yanlıştır! Yanlıştır! Yanlıştır!

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir