Ramazan gecelerinin sünneti: Teravih namazı

Bursa’dan Mehmet Yavuz: “Teravih namazını jet hızıyla kıldıran imamlar var. Cemaat yetişemiyor. Bu namaz hakkında bilgi verir misiniz? Hızlı kıldırma ölçüsü nedir?”

 

Peygamberimizin Teravih Kılması

Ramazan gecelerine mahsus bir ibadet olan Teravih Namazı dört mezhebe göre Sünnet-i Müekkededir. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre; “Resûlullah (asm) Ramazan’da teravih kılmayı teşvik eder ve ‘Her kim, Ramazan’da îman ederek ve mükâfatını Cenâb-ı Allah’tan bekleyerek ibadete kalkarsa geçmiş günahları bağışlanır.” buyururdu.1

Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Resûlullah (asm) bir gece mescidde nafile namaz kılmıştı. Birçok kimse de ona uyarak namaz kıldı. Sabah olunca “Resûlullah geceleyin mescidde namaz kıldı” diye konuştular. Ertesi gece de Efendimiz (asm) namaz kıldı. Halk yine olanları konuştu, katılanların sayısı iyice arttı. Üçüncü veya dördüncü gece halk yine toplandı. Öyle ki mescid, insanları alamayacak hâle gelmişti. Ancak Peygamberimiz (asm) bu dördüncü gecede yanlarına çıkmadı. Sabah olunca Efendimiz (asm):

“Yaptığınızı gördüm. Size çıkmamdan beni alıkoyan şey, namazın sizlere farz oluvermesinden korkmamdır” buyurdu. İşte bu hadise Ramazanda cereyan etmişti.”2 buyurdu.

Peygamber Efendimiz’in (asm) mescitte kıldırdığı namaz (teravih) sekiz rek’âtti. Geri kalan kısmını sahabeler evlerinde tamamlarlardı. Sahabeler evlerinde namaz kılarlarken arı vızıltısı gibi sesler işitilirdi.

Peygamber Efendimiz (asm) bizzat kendisi teravihi kıldırmak suretiyle ümmetine teravih namazını cemaatle kılmayı sünnet kılmıştır. Sahabelerin evlerinde kıldıkları namazla birlikte yirmi rek’ât olarak tesbit edilen teravih namazı, Hazret-i Ömer (ra) zamanından beri yirmi rek’ât olarak cemaatle kılınagelmiştir. Bütün sahabeler de bu konuda görüş birliği ettiklerinden icma meydana gelmiştir. İmam-ı Azam demiştir ki: “Teravih namazı müekked sünnettir. Hazret-i Ömer (ra) onu kendi kafasıyla yirmi rek’âte çıkarmış değildir. Bu konuda bir bid’at de yapmış değildir. Bu hususta verdiği hüküm kendi düşüncesinin ürünü de değildir. Peygamber Efendimiz’in (asm) sünnetine ve Asr-ı Saadetteki uygulamalara göre bu karara varmıştır.”

Nasıl Niyet Edilecek?

Teravih namazında her dört rek’âtte bir istirahat için oturmak menduptur. Zaten dört rek’âtte bir istirahat edilmesi anlamında, her dört rek’âte “tervîha” denilmiştir. Çoğulu “teravih”tir. Dolayısıyla her teravih namazında beş tervîha vardır.

Teravih namazını iki rek’âtte bir selâm vererek kılmak ve dört rek’âtte bir istirahat için oturmak dört mezhebe göre daha fazîletlidir.

Teravih namazı yatsı namazından sonra, vitir namazından önce kılınır. Teravih kılacak kimse “vaktin sünnetine” veya “teravih namazına” ya da “gece ibadetine” diye niyet eder.

Yatsı namazı kılındıktan sonra cemaate yetişmiş olan bir kimse, kendi başına önce yatsı namazını kılar, sonra teravih namazı için imama uyar. Eksik kalan teravih rek’âtlerini sonra yine kendisi tamamlar. Vitir namazını da kendisi kılar. Bununla beraber imamla vitir namazını kıldıktan sonra kalan teravih rek’âtlerini tamamlaması da câizdir. Bir kimse teravih namazını yalnız kılmışsa da, vitir namazında imama uyabilir. Ancak ne imam, ne de cemaat yatsı namazını cemaatle kılmamış iseler, yalnız teravih namazını cemaatle kılamazlar. Çünkü teravih namazını cemaatle kılmak, farzın cemaatle kılınmasına bağlıdır.

Ne Çok Yavaş, Ne Çok Hızlı

Teravih namazı, Bediüzzaman’ın ifadesiyle uhrevi hâsılat için gayet münbit bir zemin olan Ramazan ayında resm-i geçit yapan ubudiyet-i beşeriye3 bayramının bir neşesidir.

Ramazan gecelerinde ayrı bir ibâdet hazzı veren terâvih namazı orucun değil, Ramazan ayının sünnetidir. Dolayısıyla bu namaz, oruç tutsun tutmasın her Müslüman için sünnet-i müekkede hükmündedir.

Dört mezhebe göre teravih namazını çok yavaş kıldırarak cemaati yormak ve sıkmak uygun olmadığı gibi, tadil-i erkâna riâyet etmeyecek derecede çok acele de kıldırmamalıdır. İkisinin ortası bir yol izlenmeli ve tadil-i erkâna riâyet edilmelidir.

Dipnotlar:
1- Müslim, 759.
2- Buhârî, Salâtu’t-Teravih 1, Cuma 29, 5; Müslim, Müsâfirîn, 177, (761); Muvatta, Salâtfi’r Ramazan 1, (1, 113); Ebû Dâvud, Salât 318, (1373, 1374); Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl 4, (3, 202).
3- Mektubat: s. 682