Ölüm bize özel bir tasarımla gelir

Yahya Bey: “Ölüm nasıl geliyor? Bunda tesadüf yok mudur? Ölümü hatırlamanın ve korkmanın dinimizdeki yeri nedir?”

Ölüm haktır.1 Yani Allah’ın emri, takdiri ve yaratması iledir. Kur’ân, hayat gibi ölümün de yaratılmış olduğunu bildiriyor.2 Demek ölüm tesadüfen başımıza gelen bir olay değildir, kendi kendine gelmez, sıradan bir olayın, meselâ bir kazanın marifetiyle gelmez.

Ölüm bizim için ve bize özel şekilde tasarlanmış olarak, bizzat Allah’ın takdiri ve dilemesiyle gelir. Allah’ın emri geldiğinde hiçbir kul, ölümü bir saniye bile geri almak ve ölmemek kudretine sahip değildir. Herkes, ölüm emriyle Allah’a teslim olmak mecburiyetindedir.

Kur’ân-ı Kerim, birçok âyetiyle ölümü bizim gündemimize getiriyor.
İşte bazı âyetler:
“Her nefis, ölümü tadıcıdır.” 3
“Nerede olursanız olun, ölüm size yetişir. İsterseniz tahkim edilmiş kalelere veya gökteki yıldızlara sığınmış olun.” 4
“Sizi çamurdan yaratan, sonra da size bir ecel takdir eden Odur.” 5
“Her milletin bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an geri bırakabilir, ne de öne alabilirler!” 6

“Bu kitap size gönderildi ki, Rabbinizden af dileyin, sonra günahlarınızdan vazgeçmiş olarak O’na dönün ve O da sizi, takdir edilmiş olan ecelinize kadar güzel bir şekilde yaşatsın.” 7

“Eğer Allah insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı! Fakat Allah onların cezasını, takdir edilmiş olan ecellerine kadar tehir eder. Ecelleri geldiğinde de, onu ne bir an geri bırakabilir, ne de öne alabilirler!” 8

OKU:   Kabir ve mahşer

“Senden önce hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen onlar bâkî mi kalacaklar? Her nefis ölümü tadıcıdır. Sizi denemek için hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Sonunda ise Bize döndürüleceksiniz.” 9

“Sonra siz, bunun ardından muhakkak öleceksiniz!” 10
“Muhakkak ki sen de öleceksin, onlar da ölecekler!” 11
“Derken, ölüm sarhoşluğu gerçekten geliverir. İşte senin kaçıp durduğun şey budur!” 12
“De ki: Kaçtığınız ölüm mutlaka gelip sizi bulacaktır.” 13
“Eceli geldiğinde hiç kimsenin ölümünü Allah geri bırakacak değildir.” 14
“Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi imtihan etmek için ölümü de, hayatı da O yarattı.” 15
“Allah’ın takdir ettiği ecel geldiğinde geri bırakılmaz. Keşke bunu bilseydiniz!” 16

Bediüzzaman’a göre insan ruhu, bedenle yaşadığı dünya hayatı süresince her yıl eski bedenini terk ediyor, yeni bir bedene giriyor. Fakat bu öyle san’at, hikmet, şefkat ve rahmet içinde oluyor ki, biz farkına bile varmıyoruz. Söz gelişi, bizim her nefes alıp verişimiz aslında bir bakıma bu sürece hizmet ediyor. Yemek yememizin, su içişimizin, terleyişimizin bir hikmeti de budur. Yani vücudumuzdaki eşsiz tahribat ve tamirat, bizim için sıradan denebilecek birtakım davranışlarımızla gerçekleşiyor.

Ruhumuz her yıl tedricî olarak değiştirdiği bedenini, ölüm esnasında birden terk ediyor. Bedenden tamamen ayrılmak ruhun bekasına tesir etmez ve mahiyetini bozmaz. Çünkü ceset, ruh ile vardır. Fakat ruh, cesetle var değildir. Ruhun bizzat kendisi kendi başına—cesetsiz olarak—vardır. Ceset istediği kadar dağılıp toplansa da, ruhun bağımsızlığını bozmaz. Bediüzzaman’a göre, esasen ceset ruhun sadece hanesi ve yuvasıdır; elbisesi değildir. Ruhun elbisesi olarak, bir derece sabit, letafetçe ruha münasip lâtif bir kılıfı ve misalî bir bedeni vardır. Ölüm ânında ruh dünyevî yuvasından çıkar, misalî bedenini giyer.17

OKU:   Zor, ama müjdeli ölümler

Ölümü sıkça hatırlamak sünnettir. Peygamber Efendimiz (asm), “Lezzetleri kaçıran ölümü çok hatırlayın.” 18 buyurmuştur. Ölümü hatırlayan insan tövbe eder, Allah’a sığınır, Allah korkusuyla kötülüklerini önler ve iyiliklerini arttırır.

Ölüm herkese yakındır. Herkesin her an ölme ihtimali vardır. Fakat hiç kimse ne zaman öleceğini bilmez. Dolayısıyla yaşlı-genç demeden insan her an ölümü beklemeli, dünyada dünya için değil, ölüm ötesi hayat için çalışmalıdır.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye,  s. 45; Şuâlar, s. 178.
2- Mülk Sûresi: 2.
3- Âl-i İmrân Sûresi: 185.
4- Nisâ Sûresi: 78.
5- En’âm Sûresi: 2.
6- A’râf Sûresi: 34; Yûnus Sûresi: 49.
7- Hûd Sûresi: 3.
8- Nahl Sûresi: 61.
9- Enbiyâ Sûresi: 34-35; Ankebût Sûresi: 57.
10- Mü’minûn Sûresi: 15.
11- Zümer Sûresi: 30.
12- Kaf Sûresi: 19.
13- Cum’a Sûresi: 8.
14- Münâfikûn Sûresi: 11.
15- Mülk Sûresi: 2.
16- Nuh Sûresi: 4.
17- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, s. 478.
18- Nesâî, Cenâze, 3; İbn-i Hibban, 2559.

Benzer konuda makaleler:

OKU:   Vahiy anlaşılmak ve yaşanmak için iner

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir