Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz

Sevilay Hanım: “Trafik kazasında ölen ile yatağında ölenin Allah katında farkı var mıdır? Yani şöyle trafik kazasında ölen kötü, yatağında hastalanarak, vs. şekilde ölen iyi bir kul mudur? Ölüm şekilleri kişilerin hayatında yaptıklarıyla alâkalı mıdır?”

Peygamber Efendimiz (asm), “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” buyuruyor. Ölüm şekillerinin hangisinin güzel, hangisinin zor olduğunu dışarıdan anlayamayız. Trafik kazasında ölmek mi zordur, istirahat döşeğinde ölmek mi zordur; bunu dışarıdan kestirmemiz mümkün olmaz. Bu, kişinin ameliyle de ilgili bir olay değildir. Yani nice güzel amel sahibi kimseler vardır ki, en korkunç kazalarda ölmüşlerdir. Nice kötü amel sahibi kimseler vardır ki, yatakta can vermişlerdir. Ve bilemeyiz ki, beriki yatakta can verirken belki çok acı çekebilir, öteki korkunç görüntülü bir kazada çok rahat can vermiş olabilir.
İmam-ı Azamın talebelerinden büyük âlim ve fakih İmam Muhammed ölünce kendisini rüyada görmüşler ve “Nasıl vefat ettin?” diye sormuşlar. İmam demiş ki: “İlimle meşguldüm. Nasıl can verdiğimin farkında olmadım. Bir de baktım ki kabirdeyim!”

Bediüzzaman gönüllü milis güçleriyle Bitlis’i Ruslara karşı savunurken, şiddetli çatışma sırasında yeğeni ve talebesi Ubeyd (ra) şehit düşüyor. Daha sonra kendisi Ubeyd’i rüya-yı sadıkada görüyor ki, Ubeyd kendisinin ölmüş olduğunun farkında değil. Üstadı olan Bediüzzaman’ı ölmüş biliyor ve onun için çok ağlıyor. Kendisini ise hayatta biliyor, fakat Rusun istilâsından çekindiği için yeraltında kendisine güzel bir menzil yapıp içine girdiğini sanıyor. 1 Oysa Ubeyd Rusun kurşunlarına hedef olarak can vermiştir.

Anlatılır ki, yatakta sekerata giren dinden diyanetten uzak bir müteahhit, yanındakiler “eşhedü en la ilahe illallah” dedikçe, “Kum getir… Çakıl getir… Kireç getir… Demir getir…” demeye başlamış, başka bir şeye dili dönmemiş, nihayet can vermiştir.

Evet; güzel ölüm vardır şüphesiz. Zor ölüm de vardır. Fakat ölümün dış şekli bize güzel mi, zor mu olduğu konusunda pek fazla fikir vermez. Biz, güzel amel işleyelim, güzel amelde niyetimiz Allah’ın rızasını kazanmak olsun ve Allah’tan güzel ölüm isteyelim. İnşallah güzel ölümle Allah’ın huzuruna gidenlerden oluruz.

Dipnot:

1- Mektubat, s. 17.