Namaz ve duâ ile ilgili

Uşak’tan okuyucumuz: “1- Sabah namazının ve ikindi namazının ardından kaza namazı kılınır mı? 2-Sabah ve ikindi namazlarında namaz tesbihatında okunan ism-i azam duâsının son kısmı ile Cevşende bulunan ismi azam duâsının son kısmı birbirine göre farklılık arz ediyor. Bu neden kaynaklanıyor? Bu bölümlerin ayrı ayrı meâllerini verebilir misiniz?”

1- Kaza namazı kişi üzerinde ancak bir an önce kılınmakla düşen farz bir zimmet olduğu için kaza namazını kılmak hususunda hiçbir ön şart yoktur. Hiçbir zaman kısıtlaması yoktur. Her zamanda, her yerde, her şekilde kılınırlar. Hiç şüphesiz ikindi ve sabah namazlarının ardından kaza namazı kılınabilir.

Bu namazların ardından kılınması mekruh olan namazlar nafile namazlardır. Çünkü nafile namazlar kişinin zimmetinde olmayan, kişinin kendi irade ve arzusuyla ifa ettiği ibadetlerdir.

2- Sabah ve ikindi namazlarında okunan namaz tesbihatındaki İsm-i Azam Duâsının son kısmı ile Cevşen’de zikredilen İsm-i Azam Duâsının son kısmı arasında çok büyük fark yoktur. Cevşen’deki duâ, günlük namaz tesbihatında daha genişletilmiş haldedir. Meselâ, Cevşenin duâsında “Üstadımızı, anne ve babamızı, arkadaşlarımızı, akrabalarımızı ve samîmî sevdiklerimizi Cehennem’den ve bütün ateşlerden kurtar” mânâsıyla gelen metin, namaz tesbihatında daha da genişletilerek, “erkek ve kız kardeşlerimizi, Risâle-i Nûr Talebelerini” kelimeleri ilave edilmiştir. Buna benzer aynı mânânın devamı niteliğinde ilaveler söz konusu olmuştur. Duâda mânâyı zenginleştiren ilavelerin hiç zararı olmadığı gibi, mânâyı da güçlendirir.

OKU:   Rahmeti hak etmek

Namaz tesbihatında geçen İsm-i Azam Duâsının son kısmı şöyledir:

“Sübhâneke âhiyyen şerâhiyyen teâleyte lâ ilâhe illâ ente ecirnâ ve ecir Üstâdenâ Saîde’n-Nursî radiyallahü anh. Ve vâlideynâ ve ihvânenâ ve ehavâtenâ ve talebete Resâili’n-Nûr. Ve rüfekâ’enâ ve akribâenâ ve ahbâbene’l-mü’minîne’l-muhlisîne mine’n-nâr. Ve min külli nâr. Vahfeznâ min şerri’n-nefsi ve’ş-şeytân ve min şerri’l-cinni ve’l-insân ve min şerri’l-bid’ati ve’d-dalâlâti ve’l-ilhâdi ve’t-tuğyân. Bi afvike yâ Mücîr, bi fadlike yâ Gaffâr. Bi rahmetike yâ erhame’r-râhimîn. Allâhümm’edhılne’l-cennete meâ’l-ebrâr, bi şefaati nebiyyike’l-muhtâr. Âmîn. Ve’l-hamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn.”

Bu duânın mânâsı şöyledir: (Seni bütün kusurlardan ve noksan sıfatlardan tenzih ediyorum, ey çok merhamet eden ve nîmeti bol olan! Senden başka ilah yok! Bizi, Üstâdımız Saîd Nursî’yi (ra), anne ve babamızı, erkek ve kız kardeşlerimizi, Risâle-i Nûr Talebelerini, arkadaşlarımızı, akrabalarımızı, hâlis dostlarımızı Cehennem’den ve bütün ateşlerden kurtar. Bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden, cin ve insanın şerrinden, bid’aların, dalâletlerin, dinsizliğin ve azgınlığın şerrinden muhafaza eyle. Affınla muâmele eyle ey Kurtaran Mücîr! Fazlınla muâmele eyle ey bütün günahları bağışlayan Gaffâr! Rahmetinle muâmele eyle ey merhamet edenlerin en merhametlisi! Allah’ım, bizleri Seçkin Peygamber’inin (asm) şefaatiyle iyilerle berâber Cennet’e girdir. Duâlarımızı kabul buyur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.)

Benzer konuda makaleler:

OKU:   Namazda Hz İbrahim’e neden dua ederiz?

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir