Kur´ân´da kıyamet sahnesi

İsveç’ten okuyucumuz: “Kıyamet nasıl kopacak? Koptuğu zaman ve hemen sonrasında neler olacaktır?”

Her canlı nasıl doğuyor, büyüyor ve ölüyor ise; kâinatın da doğumu, genişlemesi ve ölümü elbette söz konusudur. Her canlının ölümü nasıl Allah’ın takdirinde ise, kâinatın büyük ölümü de şüphesiz Allah’ın takdirindedir. Kıyametin kopması denilen kâinatın vazgeçilmez ölümü, içinde biz de olduğumuzdan şüphesiz bire bir bizi de ilgilendirir.

Kıyametin kopma emrine muhatap olması ve gerekli emirleri uygulaması için Cenâb-ı Hakk’ın “İsrafil” adlı büyük meleği görevlendirdiğini biliyoruz. Sevgili Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Sur sahibi İsrafil sur’u ağzına koymuş, kulağını da Allah’ın emrine açmış; ne zaman üflemekle emrolunsa derhal üfleyecek halde beklerken ben nasıl sevinebilirim?” Bu söz Ashab-ı Kirama çok ağır gelince, Peygamber Efendimiz (asm): “‘Hasbünallahü ve ni’me’l-Vekîl’ deyiniz” buyurdu.1 Demek, o büyük dehşetin korkusundan kurtulmak için, Allah’a sığınmaktan başka çaremiz kalmaz.

Kur’ân, kıyametin kopuşu ile ilgili en yoğun haberlerin kaynağıdır. Kur’ân’ı dinleyelim:

1-Kıyametin ne zaman kopacağını Allah bilir:

* “Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: Ona dâir bilgi ancak Rabbimin katındadır. Ondan başkası Onun vaktini açıklayamaz. Kıyâmet, gökler ve yer için çok büyük bir olaydır! Size ansızın geliverir.”2

* “İnsanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki: ‘Ona dâir bilgi Allah katındadır.’ Nereden bileceksin? O çok yakındadır.”3

2-Kıyametin kopuşu dehşetlidir:

* “Ey İnsanlar! Rabbinizden korkun! Kıyamet Gününün zelzelesi pek büyük bir şeydir! Onu gördüğünüz an, her bir emzikli kadın emzirdiğini unutur. Her bir hâmile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün. Hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. Lâkin, Allah’ın azabı şiddetlidir.”4

3-Kıyametin kopuşu ile yeryüzü ve gökyüzü dağılacaktır; o gün yalanlanamaz:

* “Size vaad olunan muhakkak gerçekleşecektir. Yıldızlar karardığında, gökler yarıldığında, dağlar dağıldığında, Peygamberler ümmetleri hakkında şâhitlik etmeye çağırıldında; bu şahitlik hangi güne bırakıldı? Hüküm gününe. Hüküm gününün ne olduğunu bilir misin? Yazıklar olsun o günü yalanlayanlara!”5

* “Sur’a bir defa üfürüldüğünde, yeryüzü ve dağlar yerinden kaldırılır, birbirine defalarca çarpmakla darma dağın edilir. İşte o zaman olan olmuştur. Gök yarılmış, intizamından çıkmıştır.”6

4-Kıyamet gününde insan ancak Rabbine sığınır:

* “Kıyamet günü ne zamanmış?” derler. Gözler kamaştığı, ay tutulduğu, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman. İşte o gün insan, ‘Kaçacak yer neresi?’ der. Hayır; sığınılacak hiçbir yer yoktur. O gün varılacak yer, ancak Rabbinin huzurudur. Yaptığı ve yapmayıp geri bıraktığı her şey o gün insana bildirilir.”7

5-Kıyamet, Sur’un birinci defa üflenmesiyle kopar, her canlı dehşete kapılır:

* “Sur’a üfürüldüğü gün, Allah’ın dilediklerinden başka göklerde ve yerde olan herkes dehşetle korkar. Hepsi de boyunlarını bükerek Onun huzuruna gelirler.”8

6- Sur’un ikinci defa üflenmesiyle her canlı ölür:

* “Sur üfürülür. Ve Allah’ın dilediklerinden başka göklerde kim var, yerde kim varsa düşüp ölür.”9

7-Sur üçüncü kez üfürüldüğünde ise, tüm insanlar dirilir:

* “Sonra bir daha sur üfürülür. Ve onlar kabirlerinden kalkıp bakışırlar. Yer, Rabbinin nuruyla aydınlanır. Levh-i Mahfuz açılır. Peygamberler ve şahitler getirilir. Sonra aralarında hak ve adaletle hükmolunur. Haksızlığa uğratılmazlar.”10

* “Ve sûr üflenir. Onlar kabirlerinden kalkıp Rablerinin huzuruna koşarlar. ‘Eyvah bize!’ derler. ‘Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? İşte Rahman’ın vaadi bu. Meğer Peygamberler doğru söylemişler.’ İşte tek bir sestir ki, hepsi birden toplanıp huzurumuza getirilirler. O gün hiç kimseye haksızlık yapılmaz. Ancak işlediklerinizin karşılıklarını görürsünüz.”11

* “Muhakkaktır ki, kıyamet günü mutlaka gelecektir. Onda hiçbir şüphe yoktur. Ve Allah kabirde yatanları diriltecektir.”12

Kıyametle ilgili olup bitenlerden bâkî ruhların da derecelerine göre hissedâr olacaklarını belirten Bedîüzzaman Hazretleri, bunu kahır ve celâl tecellilerinden meleklerin müteessir olmalarına benzetir. Bedîüzzaman’a göre, nasıl ki sıcak bir yerde bulunan insan, dışarıda kar ve tipi altında titreyenleri gördükçe akıl ve vicdan itibariyle üzülürse; tamamen şuur sahibi olan bâkî ruhlar da kâinâtla bire bir ilgili olduklarından kâinâtın büyük olayı olan kıyâmetin kopuşundan derecelerine göre etkilenirler. Azap ehli ise korku içinde, acı ve elem duyarak; saadet ehli ise, hayret ve heybet içinde, şaşkınlıkla ve birbirine müjdeleyerek kıyametin kopuşunu hissederler. Çünkü Kur’ân, kıyametle ilgili haberlerinde “Göreceksiniz!” diyor. Oysa dünyevî cisimleriyle kıyameti görenler ancak o saate yetişenlerdir. Öyleyse kabirde cesetleri çürümüş olsa bile tüm ruhlar kıyametin kopuşunu göreceklerdir.13

Dipnotlar:

1- Rıyâz’us-Sâlihîn, 408;

2- A’râf Sûresi, 7/187;

3- Ahzâb Sûresi, 33/63;

4- Hac Sûresi, 22/1,2;

5- Mürselât Sûresi, 77/7-15;

6- Hâkka Sûresi, 69/13-15;

7- Kıyâmet Sûresi, 75/6-13;

8- Neml Sûresi, 27/87;

9- Zümer Sûresi, 39/68;

10- Zümer Sûresi, 39/68, 69;

11- Yâsîn Sûresi, 36/51-54;

12- Hac Sûresi, 22/7;

13- Mektûbât, s. 61, 62