İzmir Bediüzzaman’ı anmaya ve anlamaya hazır

BUGÜN 23 MART

Bugün, Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin dar-ı bekaya irtihalinin 53. sene-i devriyesi.

Bu vesileyle ülkemizde Bediüzzaman Haftası da başlamış bulunuyor.

Hafta boyunca güzel ülkemizde Bediüzzaman konferanslarla, seminerlerle, panellerle, programlarla anılacak.

Ülkemizin güzel insanlarının Bediüzzaman’ı tanımaya herkesten çok istihkakı var.

Çünkü Bediüzzaman Hazretleri seksen yılı mütecaviz hayatında Rusya esaretinden başka ülkemizden hiç ayrılmadı.

Bediüzzaman iman hakikatlerini dünyaya ispat ettiği emsalsiz kitaplarını bu topraklarda yazdı.

Risale-i Nur Enstitüsü Bediüzzaman’ı her sene belirli bir konu çerçevesinde anıyor. Bu senenin konusu: “İnsanlık ve Dünya Barışı İçin Bediüzzaman Said Nursî’nin Milliyet Anlayışı”

ÜLKEMİZ MİLLİYET SINAVINDAN GEÇİYOR

Ülkemiz yüz yıldan beridir şiddetli şekilde milliyet sınavından geçiyor. Irkçılığa ve kafatasçılığa dayanan bir milliyet sınavı.

Kur’ân’da millet, din demektir. Milliyet de aynı dine inananların meydana getirdiği nitelikli topluluktur!

Milliyet ırk veya kabile demek değildir. Milliyeti ırka veya kabileye indirgeme/ kaydırma serüveni son asırda bir hastalık halinde gelişiyor. Bir ırkçılık uru, müsbet milliyet kavramını yok edip, milletin birlik beraberliğini kırıyor. Bu hastalıklı kavram diğer sefih kavramlarla birlikte Batıdan alınıyor.

Bediüzzaman Batıdan gelen bu negatif kavrama “menfî milliyet” diyor ve menfî milliyeti Kur’ân’ın reddettiğini bildiriyor.

Menfî milliyet sınavından milletimiz sınıfını geçti aslında. Çünkü milletimizin Müslüman olmak kaydıyla hiç ırk ve kabile problemi olmadı.

Anadolu topraklarında ne kadar ırk ve kabile varsa bin yıldan beri hepsi Müslümanlık potasında tek ümmet oldu, tek millet oldu, tek yürek oldu.

Oysa yüz yıldır, güzel ülkemizde bazı fesat komiteleri milliyeti ırk anlamına sokarak, ceberut baskılarına devleti âlet ettiler, milletimizin gücünü ve birliğini sarsmak istediler.

Ama sağduyulu milletimiz bu oyuna gelmedi. Sustu, sokaklara dökülmedi belki; ama farklı ırktan ve kabileden olan Müslüman komşusunu terk edici olmadı. İlişkisinin temeline dinini ve inancını koydu. Gelenin keyfi için komşusunu satmadı.

Milletimiz doğru bir tanımla milliyeti dindaşlık anlamında kullandı ve kullanıyor.

Irkçılığı ise gündeminden attı ve atıyor.

Bu sosyal yara hakkında Bediüzzaman’ın istihraçları, görüşleri, tavsiyeleri çok önem arz ediyor. Milletimizin gündemine bu meseleyi bu yüzden getirmek gerekiyor.

İZMİR’DE MİLLİYET KONULU ANMA PROGRAMI

İşte İzmir bu konuyu yarın (24 Mart 2013 Pazar günü) saat 13.00’da, Balçova Termal Tesisleri Kardelen Salonda masaya yatıracak. Kur’ân’daki milliyet kavramlarına Bediüzzaman’ın getirdiği tefsirleri, yorumları, yaklaşımları İzmir’in ve Türkiye’nin gündemine taşıyacak.

Program,—inşaallah—Dilruba Musıkî Grubunun birbirinden güzel eserleriyle başlayacak. Bediüzzaman şiirleriyle ve ilâhileriyle önce gönüller fethedilecek.

Ardından programın akışı şöyle plânlandı:

– Muhammed Harun Hocanın okuyacağı aşr-ı şerif.

– Gazetemiz imtiyaz sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı sayın Mehmet Kutlular’ın açış konuşması.

– Üstadın hayatını konu alan sinevizyon gösterisi.

– Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi sayın Şemsettin Çakır’ın konuşması.

– Şair Atilla Yılmaz’ın Üstadın hayatını şiirle anlattığı şiir dinletisi.

– Bediüzzaman’ın hayatını roman letafetinde, ama gerçekçi ve akıcı üslûbuyla kitaplara taşıyan usta kalem sayın İslâm Yaşar’ın konuşması.

Programın tanıtımı el ilânları, afişler ve dâvetiyelerle, gazete ve radyo reklâmlarıyla yapıldı, yapılıyor.

İzmir’in hizmet gönüllüsü ve kerem sahibi iş adamı ve esnafı programa sponsor oldular. Allah razı olsun.

Yarın yapılacak programa Yeni Asya Ege Bölgesi Okuyucuları ve yolu İzmir’e düşen bütün okuyucularımız dâvetlidirler.