Georgeus’un imanı

Trabzon’dan Bilal Şahintürk: “Yüce Allah sonsuz âdil ve merhamet sahibi. Buna imanımız kat’î. Ancak mü’min bir ailede doğup taklidi iman sahibi olan ve çok günahlara giren ve ömrünü kıymetli hiçbir iş yapmadan tüketen bir mü’min şayet imanını kaybetmeden ölürse ebedî saadet kazanıyor. Gayri Müslim bir ailede doğan kimse çok müdakkik, çok gayretli ve çok çalışarak yaşıyor. Ciddî manada dinleri araştırıyor, ancak kendisine hidayet nasip olmuyor. Ve ebedî hapse atılıyor. Rabbimizin hikmetini nasıl anlayabiliriz?”

Netice Allah’a Aittir

Böyle uçlarda bir örneklik yoktur. Allah herkese yakındır ve herkese her an hidayet verebilecek durumdadır. Allah’ın adaleti verdiği nimetlerden sorumlu tutar, vermediği nimetlerden sorumlu tutmaz. Allah (cc) –hâşâ- zalim değildir. Hadise budur. İslâm’ı yaşamayan hayırsız bir Müslüman, kıymetli bir iş yapmadan kıymetsiz işlerde ömrünü tüketmişse, adalet odur ki, onun başı ateşten ve azaptan çok sıkıntıya girecek. Neticeyi Allah bilir.

Ötekisi, çok müdakkik ve gayretli dediğiniz, dinleri araştıran gayr-i Müslim, hidayete ermemişse hikmeti ne olabilir? En başta, belki doğru olanı bulmada samimî değil! Belki de başka bir maksadı var. Dinleri araştırma maksadı belki de dünyevî bir ikbal! Demek dinleri araştırsa da müdakkik değil ve gayretli değil. Ve İslâm’a karşı içinde bir blokesi var.

Yani bu araştırıcı adamın İslâm’dan haberdar olmaması mümkün mü? Haberdar olmuş, fakat ön yargılı davranıp araştırmamış, diğer dinlere verdiği tanıma şansını İslâmiyet’e vermemiş, bilerek tarafgir davranmış, Allah’ın son dinini bilerek gündeminden çıkarmış… Ya da adamın belki derdi başka!

Burada bir sıkıntı var. Hidayet insana “cüz’î ihtiyarının sarfından sonra Allah’ın verdiği bir nurdur.” 1 Cüz’î ihtiyarını sarf ederek, en doğru olanı bulacağım diye yola çıkan insan, en doğru olanı bulur ve hidayete erer.

Kusur Kimindir?

Cüz’î ihtiyarını hıyanette ve düşmanlıkta kullanan adam, hidayete eremez ise eğer, kendinden başka kimseyi suçlamaya hakkı yoktur.

Batıda İslâm düşmanlığını bilinçli olarak daha yıkıcı yapmak için İslâmiyet’i öğrenerek yetişen, müsteşrikler, yani oryantalistler, yani şarkiyaçılar vardır. Bunlardan Risale-i Nur’da adı da geçen Doktor Dozy, çok müdakkik ve iyi bir araştırmacı idi. Ama amansız bir İslâm düşmanı idi. Yazdığı “Essai sur l’histoire de l’Islamisme” (İslâm Tarihi) adlı eseri Abdullah Cevdet tarafından 1907 yılında Türkçeye çevrilmiştir. Genç Cumhuriyetimizin aydınları, İslâm dini hakkındaki akla ziyan yargılarını bu oryantaliste borçludurlar.

Arapları, Osmanlılar aleyhinde kışkırtan İngiliz ajan Lawrens de İslâmiyet’i çok iyi bilmekteydi. Allah kime hidayet vereceğini çok iyi bilir. Merak etmeye hiç gerek yok. Yermuk Savaşı esnasında Müslüman olan Rum komutan Georgeus, daha önce acaba İslâm terbiyesi almış mıydı?

Bana İslâm’ı Öğret

Savaş çetin bir şekilde sürerken, Komutan Georgeus, Halid bin Velid’e yaklaşarak: “Ey Halid! Bana doğru söyle: Siz insanları neye dâvet ediyorsunuz?” diye sordu.

Halid bin Velid: “Allah’tan başka ilah olmadığına Hazret-i Muhammed’in (asm) Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna iman etmeye dâvet ediyoruz.”

Georgeus: “Bu dâvete uyan sizin gibi Cennet’e ulaşır mı?”

“Elbette!”

“Nasıl? Siz daha önce Müslüman oldunuz. Günahlarınız bağışlanmıştır.”

“Fark etmez. İslâm’a giren herkesin İslâm’dan önceki bütün günahları bağışlanır.”

“Ey Halid! Bana İslâm’ı öğret!”

Bir yandan kılıç şakırtıları ortalığı inletiyordu. Halid bin Velid komutan Georgeus’u çadırına götürdü. Georgeus orada Müslüman oldu. Halid, ona abdest aldırdı. İki rekât namaz kıldırdı. Georgeus’un kıldığı bütün namaz bu iki rekât namazdır. Ardından Müslümanların safında hücuma başladı. Komutanlarının Müslüman olduğunu öğrenen Rum askerler hunharca saldırdılar ve nihayet şehit oldu.

Dipnot:
1- İşaratü’l-İ’caz, s. 60.