Dünya saltanatı verilse kaç para eder?

Gemlik’ten bayan okuyucumuz: “Cami’üs-Sağir’de geçen; ‘Kabir azabından Allah’a sığınınız. Cehennem azabından Allah’a sığınınız. Mesih-i Deccal’in fitnesinden Allah’a sığınınız. Hayatın ve ölümün fitnesinden Allah’a sığınınız’1 hadisini kısaca açıklayarak, ‘ölümün fitnesi’ sözcüğü ile kast olunanın ne olduğunu izah eder misiniz?”

Peygamber Efendimiz (asm) bu veciz hadislerinde, aslında neticede adalet gereği olan bazı olumsuz sonuçlardan Allah’ın rahmetine sığınmamızı öğütlüyor. Bunlardan ilki, kabir azabıdır. Kabir azabından Allah’a sığınmalıyız. Her ne kadar kabir azabı, bizim günahımıza karşılık ve mahşere de mahsuben başımıza geliyorsa da, Allah dilerse şüphesiz bunu başımızdan tamamen kaldırır. Yani bizi bağışlar ve günahımızı tamamen affeder. Ancak şüphesiz bunun için bizim adım atmamız gerekiyor. Diğer yandan kabir azabından Allah’a sığınan kişi, kabir azabı ile neticelenen günahı bir daha işlememeye de azmeder. Bunun için bu hem bağışlanmamız, hem de söz konusu günaha karşı gaflete kapılmamamız için önemlidir.

Peygamber Efendimiz’in (asm) Allah’ın rahmetine sığınmamızı istediği ikinci büyük tehlike, Cehennem azabıdır. Bediüzzaman’ın ifadesiyle Cehennemden kurtulmak “nev-î beşerin en büyük mes’elesi”dir.2 Başta Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere bütün peygamberler ve bütün ehl-i hakikat “Ecirnâ minennâr! Ecirnâ minennâr! Ecirnâ minennâr!” (Cehennemden bizi hıfz eyle!) diyerek Cehennem azabından Allah’a sığınmışlardır. Nitekim Bediüzzaman’ın sabah ve akşam tesbihatına koyduğu uzunca bir duâ zincirinden hemen yarısını Cehenemden, ateşten, nârdan, Allah’ın kahrından, azabından ve fitnelerden Allah’a sığınış ifadeleri oluşturuyor.

Peygamber Efendimiz’in (asm) bizi sakındırdığı diğer gaileler fitnelerdir. Hadis dilinde öyle bir belâğat var ki, tek cümle içinde bütün fitneler özetlenivermiş. Bunlar Mesih ve Deccal fitneleri ile hayat ve ölüm fitneleridir. Fitne sözlükte zulüm, nifak, azdırma, baştan çıkarma, kargaşa, fesat ve imtihan mânâlarına geliyor. Deccal’in yalancı cenneti, doğruları eğip bükerek yanlış hale getirmesi, yanlışı allayıp pullayarak doğru diye yutturması ve zihinleri idlâl etmesi tam bir fitne ve fesat işidir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, deccalin “Şahs-ı sûrîsi insan gibidir. Mağrur, firavunlaşmış, Allah’ı unutmuş olduğundan, surî, cebbârâne olan hâkimiyetine ulûhiyet namını vermiş bir şeytan-ı ahmaktır ve bir insan-ı dessastır.” 3 Deccal fitnesi dehşetlidir. Mü’mini bir anda münafık ve nifak ehli durumuna sokabiliyor. Bu açıdan bu dehşetli fitneden Allah’a sığınmamızı Efendimiz (asm) duâ listesine almıştır.

Peygamber Efendimiz (asm) veciz ifadesine devamla fitne için öyle iki kavram kullanmıştır ki, bütün fitneleri kapsamı içine alıyor: Hayat ve ölüm fitneleri… Hayatta ve ölümde karşılaştığımız, başımıza gaile açan bütün fitneler! Peygamber Efendimiz’in (asm) istiâze cümlesini Üstad Bediüzzaman tesbihatında şerh ediyor: Hayatta gailemiz olan, belâmız olan, kendisinden Allah’a sığındığımız fitneler: Dinî âfetler, dinî musîbetler, dünyevî musîbetler, dünyevî âfetler, ahir zaman fitneleri, Mesih, Deccal ve Süfyan fitneleri, hayatı acılaştıran her türlü kazalar ve belâlar, her türlü dalâlet ve bid’atlar, nefs-i emmare fitnesi, bütün nefislerin Fir’avunvârî fitneleri, kadın şerri, fitnesi ve belâsı, riya, gösteriş, ucb ve fahr fitneleri, dinsiz tecavüzü, münafık şerri, fasık fitnesi… Bütün bu fitneler hayatta bazen yerin ve zamanın gereği, bazen bizim dikkatsizliğimizden ve gafletimizden fırsat bularak, bazen düşmanın fesadından, ama muhakkak imtihan için başımıza türlü çoraplar örmekte, türlü gaileler açmaktadırlar. Bizi avuçları içine aldığında dünyamızı kaybetmek bir yana,—maazallah—ahiretimizi de kaybetmekle yüz yüze gelebilmekteyiz.

Keza ölüm fitnesi olarak, öncelikle son nefesimizde imanla gitmemek tehlikesi, dehşetli bir tehlike! Bediüzzaman diyor ki: “Herkesin, iman mukabilinde, bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen ve bâkî ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış. Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk taunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor. Hatta bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dâvânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?” 4

Ölüm sarsıntısından, ölüm sarhoşluğundan, sekerattan, ölüm esnasında şeytanın verdiği türlü vesvese ve desiselerden ve ölüm acısından tutun, ölüm dolayısıyla geride bıraktığımız malın varislerimize açtığı mal fitnesine, Münker ve Nekir’in kabir suâline ve kabir azabına kadar ölüm sebebiyle başımızda bulunan fitneler vardır. Bu fitnelerden de Allah’a sığınmamız inşâallah o fitnelerden bizi mahfuz kılar.

İşte Üstad Bediüzzaman’ın sünnetten iktibasla sabah ve akşam namazlarına aldığı sığınma cümleleri ihtivâ eden duâsı ile bütün bu azap ve fitnelerden Allah’a sığınmamız—inşâallah—mümkün oluyor.

Dipnotlar:

1- Cami’üs-Sağir, No: 2732.

2- Asa-yı Musa, s. 45.

3- Mektubat, s. 61.

4- Asa-yı Musa, s. 21.