Doğruluk Kur’ân’ın, Allah’a imandan sonra birinci derecede emridir

Bayram Bey: “İşârâtü’l-İcâz’ da 87 ve 93. sayfalarda geçen yalan ve sıdk ne demektir

İSLÂM’IN ESASI DOĞRULUKTUR

Kur’ân yalan söylemeyi haram kılmıştır. Sıdk, yani doğruluk ise Kur’ân’ın, Allah’a imandan sonra birinci derecede emridir. Yalan söylemek büyük günah olduğu gibi, bilhassa din hususunda yalan söylemek, inanmadığı halde inandığını söylemek günahı katmerleştirir. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Allah’ı ve mü’minleri güya aldatmaktadırlar. Hâlbuki onlar yalnız kendilerini aldatırlar da farkında bile olmazlar. Onların kalplerinde nifak hastalığı vardır. Âyetler peş peşe inip İslâm inkişaf ettiği halde inanmadıklarından, Allah da onların hastalıklarını arttırmıştır. Âyetlerimizi yalanlayıp durmaları yüzünden onlara pek acı bir azap vardır.”1

Bu âyetlerin tefsirinde Bediüzzaman Kur’ân’ın yedi derecede yalan söylemeyi ve nifakı gayet çirkin gösterdiğini zikrediyor.

Bu dereceler şunlardır:

1- Allah’ı kandırmak gibi imkânsız bir şey yapmak istediklerinden dinde yalan söylemeleri ahmaklıktır.

2- Yalanda menfaatleri bulunduğunu zannettikleri için sefihtirler, akılsızdırlar.

3- Yararı zarardan ayırt edemedikleri için cahildirler.

4- Tıynetleri pis, sıhhatlerinin madeni hasta, hayat kaynakları ölmüş olduğundan rezildirler.

5- Şifa talep ettikleri halde hastalıklarını arttırdıkları için zillet içindedirler.

6- Elemden ve acıdan başka bir şey vermeyen acıklı bir azaba müstahaktırlar.

7- İnsanlarca alâmetlerin en çirkini olan yalancıdırlar.2

Bediüzzaman’ın ifadesiyle yol ikidir: Ya susmaktır, ya da doğruluktur. Yalan söylemek İslâmiyet’in tercihi değildir. İslâmiyet’in esası doğruluktur. İmanın en özel niteliği doğruluktur. Bütün kemâlât kapılarını açacak olan da doğruluktur.3

Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi, 2/9, 10.
2- İşârâtü’l-İ’câz, s. 87.
3- İşârâtü’l-İ’câz, s. 93.