Dindarlıkta denklik

“Evlenecek kız ve erkeğin dindarlıkta denk olmasının hükmü nedir? Nasıl sağlanır?”

Evlenecek kız ve erkeğin dindarlıkta, dini yaşama arzûsunda, âhirete hazırlanma kaygısında, güzel huyda, güzel ahlâkta, edep ve terbiyede, iffet ve nâmûsta, dürüstlük ve doğrulukta, haramlara karşı hassasiyette ve helâlleri tercih etme duyarlılığında, hizmet anlayışında ve usûlünde ve Allah korkusunda birbirine denk olması sünnettir.
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü vesselâm buyurmuştur ki:

* “Dünya metâının en üstünü ve en fazîletlisi sâlih ve dindâr kadındır.” 1

* “Mü’min’in, Allah korkusundan sonra yararlanacağı en hayırlı şey, sâlihâ bir kadındır.” 2

* “Kadınlar ile dört tür hasleti için evleniliyor: 1- Malı, 2- Soyu, 3- Güzelliği, 4- Dindârlığı. Ey Mü’min! Sen bunlardan dindâr olanını seç! Yoksa fakîrliğe düşersin!” 3

* “Kadınları sırf güzellikleri için nikâhlamayınız! Çünkü onların güzelliği onları böbürlenmek ve kibirlenmek gibi tehlîkelere sürükleyebilir. Kadınları sırf malları için nikâhlamayınız! Çünkü mal üstünlüğü onları azdırabilir ve isyana sevk edebilir. Lâkin kadınları dindârlıkları için nikâhlayınız! Şüphesiz burnunun bir kısmı kesik, kulağı delik ve teni siyah dindâr bir câriye dindar olmayan hür ve güzel kadından daha efdaldir.” 4
Bu hadislerin tefsirini yapan Üstad Bedîüzzaman, nikâhı, insanın en fazla ihtiyâcını tatmin eden kalbe mukabil bir kalp ile sevgilerini, aşklarını ve şevklerini karşılıklı yaşayabilecekleri, lezzetlerde birbirine ortak, gam ve kederde birbirine yardımcı olabilecekleri önemli bir saadet kurumuna atılan adım olarak tanımlar. 5

Üstad Said Nursî Hazretlerine göre bu saadet kurumunda kadın ve erkek dindarlıkta, güzel ahlâkta ve Allah korkusunda birbirine denk olmalıdırlar. Ebedî hayatta eşini kaybetmemek için, eşinin dindârlığını örnek alan ve eşini dindârlığı ve güzel ahlâkı için seven erkek dünya-âhiret elemsiz mutluluğu yakalamış demektir. Kocasının dindârlığına bakıp, ebedî hayatta kocasını kaybetmemek için Allah korkusuna ve takvâya giren kadın da bahtiyardır, ebedî mutluluğa ulaşmış demektir.

Yoksa sâlihâ kadınını ebedî kaybettirecek haram eğlencelerde ve kötü davranışlarda bulunan erkek kendisine yazık etmiş olur. Kadın da, Allah korkusunu yaşamaya çalışan kocasının izinden gitmemesi dolayısıyla, o ebedî arkadaşını kaybederse kendisine yazık eder. Kadın ve erkek ise birbirinin fısklarını, günahlarını ve kötü davranışlarını taklit ediyorlar ve böylece birbirini ateşe atıyorlarsa, sevgilerine, aşklarına ve mutluluklarına binlerce defa yazık etmiş olurlar. 6

Eşinin maddî ve fizikî güzelliğinden ziyâde, huy ve ahlâk güzelliğine, şefkatin madeni ve Rahmetin hediyesi oluşuna sevgisini bağlayan bir erkeğin, eşinden aynı derecede sevgi ve hürmet göreceğini bildiren Üstad Saîd Nursî Hazretleri, bu karşılıklı hürmet ve muhabbetin her iki taraf yaşlandıkça ve çirkinleştikçe artacağını, böylece dünya hayatının da bir mutluluk yumağına döneceğini, yoksa yalnızca sûret güzelliğine bağlanan bir sevginin çok geçmeden bozulacağını ve yerini geçimsizliklere bırakacağını haber verir. 7

Üstad Bedîüzzaman’ın ifâdesiyle, eşini latîf şefkatine, güzel hasletine, güzel huyuna ve güzel ahlâkına dayalı olarak sevmenin ve böylece eşini günahlara girmekten korumanın âhiretteki neticesi, Rahîm-i Mutlak tarafından ebedî Cennette hûrilerden daha güzel, daha alımlı ve daha câzibedâr bir fizikî ve rûhî güzellikle eşinin kendisine ebedî bir eş, latîf bir dost, güzel bir arkadaş ve sâdık bir sevgili olarak verilmesidir. 8
Çocuklarımızın böyle büyük mükâfâtlara ermelerini temin için, evliliklerinde dinde ve dindarlıkta mutlaka denklik aramalı, sâir unsurları çok fazla abartmaya değmez görmeliyiz.

DUÂ
Ey Rahim-i Kerim! Âbâ ve ecdadımıza rahmet ettiğin gibi; nes-i âtîmize de merhamet eyle! Bütün çocuklara güzel yazılar, güzel ameller, güzel günler nasip et! Bizi ve zürriyetimizi îmânda tahkîke, bilgide yakîne, niyette ihlâsa, amelde salâhate, hizmette muvaffakiyete, muvaffakiyette istikamete, dünyada rızâna, âhirette Cennet ve cemâline ulaştır! Âmîn!

Dipnotlar:

1- İbn-i Mâce, Nikâh, 1856.
2- İbn-i Mâce, Nikâh, 1857.
3- İbn-i Mâce, Nikâh, 1858.
4- İbn-i Mâce, Nikâh, 1859.
5- İşârâtü’l-İ’câz, s. 196.
6- Lem’alar, s. 257.
7- Sözler, s. 587.
8- Sözler, s. 591.