Cennette ibâdet

“Cennette ibâdet hayatımız nasıl olacaktır? Bu konuya âit âyet ve hadisler var mıdır? Cenab-ı Hakkın Mâbud ismi âhirette ibâdet eden insanları ve cinleri istemez mi?”

İbâdetten maksat Allah için yaşamak, Allah’a intisap etmek, Allah’a bağlanmak, Allah’ın emirlerine boyun eğmek, Allah’tan istemek, Allah’tan başka ilâh tanımamak, Allah’a duâ etmek, Allah’a dönmek, kalben Allah ile birlikte olmak, Allah’ın dışındaki her şeyden kalben ayrılmak ve sıyrılmak, Allah’ı sevmek, Allah için sevmek, Allah için buğz etmek, Allah’tan korkmak, Allah’ı istemek, kalben Allah’ı duymak ve Allah’ı görmek, Allah’ın rızâsını aramak ve Allah’ın rızâsı için çalışmak, Allah için adım atmak, Allah için hareket etmek, Allah için nefes almak, Allah’ın huzurunda durmak… değil midir? Namazı, niyazı, duâyı bunun için yapmıyor muyuz? Nefes alıp verişimizde gözetmemiz emredilen rızâ, Allah’ın rızâsı değil mi?

Bunları burada eksiğimizle, kusurumuzla ve irâdemize bağlı olarak; orada ise eksiksiz, kusursuz ve Allah’ın irâdesiyle mecbûren yaparız. Yani orada zaten biz, Allah’ın huzurundan başka bir huzurda durmayacağız.

Nitekim, Kur’ân’da bir çok âyette insanın “Allah’a döndürüleceği” ifâde edilir.1 Yani orada herkes Allah için olacak ve Allah’a râm olacaktır. Biz burada bunu îmânla söylüyoruz: “İnna lillah ve inna ileyhi râciûn” (Allah için varız ve Allah’a döndürüleceğiz!)2 Orada ise, inanmayan da Allah için var olduğunu görecektir! Nitekim Cenâb-ı Hak insanı şöyle uyarır: “Öyle bir günden korkun ki, o günde hepiniz Allah’a döndürüleceksiniz!”3 Cenâb-ı Hak insana şöyle sorar: “Sizi boş yere yarattığımızı ve huzurumuza döndürülmeyeceğinizi mi sanmıştınız?”4

Üstad Bedîüzzaman Hazretleri diriliş gününü sabah namazına benzetiyor.5 İsrâfîl’in suru ile ilgili âyetleri “ezan-ı haşir” veya “İsrâfil’in ezanı” olarak tefsîr ediyor. Ve dirilişten sonra mü’min-kâfir herkesin Allah’ın huzuruna koşacaklarını ifâde eden: “Ve sûr üflenir. Ve onlar hemen kabirlerinden kalkıp, Rablerinin huzuruna koşarlar”6 âyetini, “Salât-ı Kübrâ” ile, yani “büyük namaz” ile tefsîr ediyor.7

Biz namazımızda Allah’ın selâm olduğunu ifâde ve ikrâr ediyoruz, Allah’tan selâm ve esenlik istiyoruz ve diliyoruz değil mi? Cenab-ı Allah Cennet’le ilgili buyuruyor ki: “O gün Cennet ehli büyük bir zevk ve sefâ içindedir. Hanımlarıyla berâber gölgelerdeki koltuklara kurulurlar. Orada onlar için meyveler ve diledikleri her şey bulunur. Rabb-i Rahîm’den onlara selâm vardır!”8

Yani namaz ile âhiret ve Cennet hayatı arasında zaten tam bir bütünlük vardır!

Biz burada, ölüm gelesiye kadar ibâdet yapmakla emrolunduk.9 Ölümden sonra mı?

Ölümden sonrası için zâten emir de, hüküm de Allah’ındır! Yani orada insana artık söz hakkı yoktur! İnsan orada kendi keyfince konuşmayacak, konuşturulmayacaktır. İnsan orada Allah’ın irâdesine boyun eğecektir. O gün hiç kimse kendi adına hiçbir şeye mâlik değildir! O gün hüküm yalnız Allah’ındır.10

Demek âhiret ve Cennet tamamen O’nun rızâsı ve irâdesi çerçevesinde şekillenecek; orada mü’min de, kâfir de, münâfık da, mücrim de, mâsum da O’nun emrine ve hükmüne boyun eğecektir. Bu mânâda Allah’ın Mâbud ismi ezelî olarak zâten tecellî hâlinde olacaktır. Çünkü O’ndan başka kimseye zâten itaat edilmeyecektir.

Cennette bir mükellefiyet olarak değil, yalnız biz istediğimizde elbette Allah’ın izniyle namaz kılabilir, Kur’ân okuyabiliriz.

Esas olan Allah’ın rızâsını kazanıp Cennete girmektir!

Dipnotlar:
1- Bakınız: Bakara Sûresi: 28, 46, 245; Yûnus Sûresi: 56; Hûd Sûresi: 34; Enbiyâ Sûresi: 35…
2- Bakara Sûresi: 156.
3- Bakara Sûresi: 281.
4- Mü’minûn Sûresi: 115.
5- Sözler, s. 46.
6- Yâsîn Sûresi: 51.
7- Sözler, s. 189.
8- Yâsîn Sûresi: 55-58.
9- Nahl Sûresi: 92.
10- İnfitâr Sûresi: 19.