Bunca mağdur hâlâ neden içeride?

İzmir’den Mustafa Ekeroğlu: “Çok duâ ediyoruz. Nur kardeşimiz ve daha nice mağdurlar bir türlü çıkarılmıyorlar. Duânın zamanı neden bitmiyor? Yeterli duâ yapılmıyor mu?”

Bartın’dan Ahmet Bey: “Matematik öğretmeni oğlum 12 aydır içeride. Geçen hafta duruşması oldu; mahkeme 3 ay sonraya tekrar gün verdi. Oğlum çıkıncaya kadar geceleri hiç uyumayacağıma, hep duâ ile gözyaşı ile sabahlayacağıma yemin etmek istiyorum. Böyle bir yeminin dinen mesuliyeti olur mu?”

Yok Arkadaş!

Biri bana cevap verebilir mi: Başlıktaki sorunun muhatabı kimdir?

Hâkimler mi? Savcılar mı? Avukatlar mı? Ceza İnfaz Kurumları mı? Adalet Bakanlığı mı? Başbakan mı? Cumhurbaşkanı mı?

İçeride binlerce mağdur var. Bu insanların hepsi suçlu mu? Bu insanların savunma hakları da yok! Bu insanlar CMUK’a göre tutuklu haklarından da yararlandırılmıyorlar. Haklarında hazırlanan, kanunların suç saydığı fiillerden doğru dürüst bir suç dosyaları da yok! On beş aydır adaletin tecelli ettiği bir duruşma da yapılmamış. Usûlen duruşmalar yapılmışsa da, bunlardan bir netice alan yok! Ne bu insanların ne gözyaşlarını, ne dışarıdaki yakınlarının başvurularını dinleyen bir merci de yok! Avukatlar da çaresiz. OHAL Komisyonu dendi, kuruldu, eyvallah; bu komisyonun dindirdiği bir tek gözyaşı da yok!

Yok arkadaş!

Şaka mı yapıyorsunuz? Bu insanların hukukları yok mu? Bu insanlar hukukları gasp edilerek içeride bekletildikçe devlet darbecilerden, teröristlerden, hainlerden kurtulmuş mu olacak? Yarın bu insanlar bırakıldığında bunların zayi olan bunca hukuklarını Türkiye nasıl ödeyecek?

OKU:   Uyku sünnetleri

Her gün âyet okursunuz. Siz hiç, “Birisinin günahıyla başkası yargılanmaz”1 âyetini okumaz mısınız abi? Allah’ın adaletinden korkmaz mısınız? Masumun ahı ile Arş-ı Âlâ arasında perde olmadığını bilmez misiniz?

BU İŞ NEREYE KADAR SÜRECEK?

Haklarında gerçekten suç dosyası bulunanlara zerre kadar sözümüz yok!

Ama hâlâ suç dosyası hazırlanmayan, hazırlansa da içinde kanunların suç saydığı fiil bulunmayan, bulunsa da başkalarının işlediği suç üzerine atılı bulunan dünya kadar tutuklu var içeride. On beş aydır bu dosyalar neden ayıklanmaz? Modern çağın teknolojisi ile bir günlük bir mesele için, tutukluluk süresi bunca zaman neden uzatılır?

Ya bu yapılanlar zulümse… Bunun İlâhî adalette karşılığı yok mu? Yapılan zulmün bumerang gibi geriye dönüp yapanı vurduğunu ve yapanı beter ettiğini duymadınız mı?

Kendinizi mağdur yerine hiç koydunuz mu? Suçunuz yok. İçeride tutuklusunuz. Onca insanlardan tecrit edilişiniz cabası. Bir gün değil, beş gün değil, bir ay değil, beş ay değil! Bu nereye kadar sürecek sahi bilen var mı?

DUÂYA GÜVENELİM

Masumlar ve mağdurlar cephesine gelince…

Sözün bittiği yerdeyiz. Hukukun bittiği yerdeyiz. Vicdanın bittiği yerdeyiz. Merhametin bittiği yerdeyiz. Aklın bittiği yerdeyiz. Sağduyunun bittiği yerdeyiz. Sebeplerin sukut ettiği yerdeyiz.

Ama ne olursunuz; isyan bizim şiarımız değil.

Duâdan başka sığınacak kapımız yok. Duâ her zaman en güçlü kapımız! Bundan emin olalım. Duâya güvenelim. Ama bedduâya yer vermeyelim!

OKU:   Hak ve sorumluluklarımızı bilmek

Geceleri uyumayacağım diye yeminle kendini harap etmemek lâzım. Duâ için uykusuz kalmaya evet! Ama yorulunca uyumak fıtrî bir ihtiyaçtır. Bu konuda Peygamberimizin (asm) ölçüsü, gecenin yarısı uyku, yarısı ibadet ve duâ şeklindedir. İdeal ölçü budur. Oğlum çıkıncaya kadar bütün gece uyumayacağım gibi bir yemin ağırdır. Fıtrata uygun olmadığı gibi, bunda isyan kokusu da vardır. Kadere teslim olmak imanımızın şiarıdır. Orada rızkı kesildiği gün, bilin ki, orada bir gün bile kalmayacaktır. Dileriz oradaki süresi tez biter.

Dipnotlar:
1- En’am Sûresi: 164; İsra Sûresi: 15; Fatır Sûresi: 18; Zümer Sûresi: 7; Necm Sûresi: 38.

 

 

 

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir